Mesud Pezeşkiyan’ın Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Reform Süreci

Mesud Pezeşkiyan’ın Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Mesud Pezeşkiyan’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde, sertlik yanlısı rakibi Said Celili’ye karşı kazanması beklenmiyordu. Seçim sürecinde ve sonrasında Pezeşkiyan’ın reformcu kimliği dikkatleri üzerine çekti. Ancak, yeni cumhurbaşkanı, yaygın olarak kabul edilen liberal görüşlü ve demokrasiyi savunan bir reformcu değil. İran’da reformcular, İslam Cumhuriyeti’nin yönetici elitlerinin ideolojik bir fraksiyonunu temsil ediyor. Onlar da, muhafazakar rakipleri gibi İslamcılar, ancak rejimin ideolojisinin daha ılımlı bir versiyonunu savunuyorlar ve bunun hem iktidardaki din adamları hem de İran toplumu için daha faydalı olacağına inanıyorlar.

Reformcular, 1997’den 2005’e kadar yönetimde önemli roller üstlendiler ve muhafazakar bir merkezci olan Hasan Ruhani’nin 2013-2021 yılları arasındaki cumhurbaşkanlığı döneminde oluşan fiili koalisyonun bir parçasıydılar. Bu dönemler boyunca reformcular, sık sık daha özgür ve demokratik bir toplum çağrısında bulundular. Ancak 2024’te, önceki reformcu yönetimlerin aksine, bu tür vaatler seçim kampanyalarında yer bulmadı. İran, 1990’lardan bu yana muhalefetin yükseldiği ve ardından baskıcı güçlerin hakim olduğu birçok dönemden geçmiştir. Bu bağlamda reformcular da ciddi siyasi baskılarla karşı karşıya kaldı ve son 20 yıl içinde birçok üst düzey isim hapse girdi. Yönetimin bir parçası olmalarına rağmen, reformcuların Dini Liderin Ofisi, Muhafız Konseyi, Devrim Muhafızları ve Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi gibi önemli güç merkezleri üzerinde etkilerinin olmadığı genel bir kabul görüyor.

Sertlik yanlısı eski cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Mayıs ayında bir helikopter kazasında hayatını kaybettiğinde, Pezeşkiyan cumhurbaşkanlığı kampanyasını hazırlamaya başladı. 2013’te Hasan Ruhani’nin benzer bir stratejisini benimseyen Pezeşkiyan, Batı yaptırımları nedeniyle ülkenin uzun süredir maruz kaldığı ekonomik zorluklara odaklandı ve muhafazakar rakiplerini “radikal” Batı karşıtı tutumlarıyla bu duruma neden olmakla suçladı. Kampanyasında, 2015 yılında nükleer anlaşmanın imzalanmasına önemli katkıda bulunan eski dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif’i de dahil etti. Zarif, reformcu olmasa da Pezeşkiyan için yoğun bir destek kampanyası yürüttü.

Pezeşkiyan, seçim bildirgesinde dış politikasının Doğu veya Batı karşıtı olmayacağını ifade etti. Eski cumhurbaşkanı Reisi’nin ülkeyi Rusya ve Çin’e yakınlaştırma politikasını eleştiren Pezeşkiyan, ekonomik krizin çözümünün nükleer anlaşmazlığı sona erdirmek ve yaptırımları hafifletmek için Batı ile müzakere etmek olduğunu savundu. Ancak, kampanya süresince İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, bu fikirleri eleştirerek, ABD ile dostane ilişkilerle refaha ulaşılacağı düşüncesinin “aldatmaca” olduğunu belirtti. Hamaney, nükleer anlaşmadan çekilen tarafın İran değil, ABD olduğunu hatırlatarak, ülke için ana karar mercii olduğunu vurguladı.

İran’ın 1979’daki devrimden bu yana liderliğini üstlenen ve 1989’da cumhurbaşkanı olan 85 yaşındaki Şii din adamı Hamaney, İsrail ve ABD’ye karşı ideolojik düşmanlığı, Batı’ya karşı derin güvensizliği ve son 20 yıl boyunca küresel sahnede Çin ve Rusya’ya yönelimi desteklemesiyle tanınıyor. İran’ın bölgedeki politikalarının en önemli unsurlarından biri olan Kudüs Gücü’nün (Devrim Muhafızları’nın dış kolu) faaliyetleri, cumhurbaşkanının doğrudan kontrolü altında değildir; karar verme yetkisi tamamen dini lidere aittir. Hamaney, seçimin ilk turundan üç gün öncesine kadar Kudüs Gücü’nün ülkenin güvenlik doktrininde elzem olduğunu sıkça dile getirdi.

Dolayısıyla, Pezeşkiyan Batı’ya daha dostane bir yaklaşım sergileyecek farklı bir dış politikadan söz etse de, İran’ın Lübnan, Suriye ve Yemen gibi ülkelerdeki faaliyetlerinde herhangi bir değişiklik olasılığı düşüktür. Ancak, tüm bunların yanı sıra, cumhurbaşkanı, İran’ın en kıdemli diplomatı olarak dışişleri bakanlığı aracılığıyla dış politikanın şekillendirilmesi ve uygulanmasında önemli bir role sahip olabilir. Tıpkı 2015 yılında dönemin merkezci Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, aralarında Hamaney’in de bulunduğu sertlik yanlılarını nükleer anlaşmayı kabul etmeye ikna etmesinde olduğu gibi, Pezeşkiyan hükümeti de kapı arkası siyasi lobi faaliyetleriyle kendi vizyonunu kabul ettirmek için fırsatlar bulabilir.

Dahası, yönetimin ülkedeki kamusal söylemi önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip olması ve Hamaney’in duruşuyla tam olarak örtüşmeyen politikaları teşvik etmesi mümkündür. Bu tür eylemler, reformcuların söz verdikleri şeyleri gerçekleştirmek ve Pezeşkiyan’ın deyimiyle “sertlik yanlıları tarafından ülkenin etrafına örülen duvarları” yıkmak için tek umudu olabilir.

Ayrıca Kontrol Edin

Kırıkkale’de Filistin’e Destek Etkinliği Düzenlendi

Kırıkkale'de düzenlenen Filistin'e destek etkinliği, katılımcıların duygu ve düşüncelerini paylaşabileceği, dayanışma ve yardımlaşma ruhunu pekiştiren önemli bir buluşma oldu. Etkinlikte sunulan konuşmalar ve aktivitelerle Filistin halkına destek vurgulandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir